Ourika, Berberilerin* yaşadığı Atlas Dağlarının eteklerinde bir yerleşim yeri. Günübirlik geziler arasında en populer olan yerleşim yeri aynı zamanda.
Sadece 30-40 dakikalık bir mesafede sizi etkilemeyi bekliyor. Kayalık bir yoldan suya paralel bir şekilde tırmanarak 1.etabın sonunda, Ourika’nın populer şelalesine ulaşıyorsunuz. Yerel halkın çoğu buraya genellikle serinlemeye ve ya eğlenmeye geliyor.
*Berberiler, bugünkü Mısır, Tunus, Cezayir, Fas’i içine alan Kuzey Afrika bölgesinde yaşamış olarak bilinen, göçebe ya da yarı-göçebe olarak hayatlarını sürdürmüş en eski kabilelerdendir.
Güneş tepenizde enerjinizi biraz düşürürken, tırmanmak biraz zor olsa da ayakkabılarınızı doğru seçtiğiniz sürece güvendesiniz. Her yaştan insan buraya gelip, şelaleye ulaşabilmek için tırmanıyor.
Tırmanış sırasınd zorlu yerlerde herkes birbirine yardımcı oluyor, kolunuzu kimin tuttuğunun farkına varmıyorsunuz bir süre sonra. Yani mutlaka o şelaleye güvenli bir şekilde ulaşıyorsunuz.✌🏻
Sabah saat 9 civarı yola çıkıp ve 10’da bir Berberi köyünü gezmeye başlamıştık. Bizim köylerimizden tek farkı, fotoğraf çektiğiniz taktirde 10 yaşını bile doldurmamış küçüklerin yanınıza gelip sizden para istemeleri ve her satıcının size ısrarlara yaptıklarımı satmaya çalışması oluyor. Bunun dışında, evlerinin içine 60 kişi olduğumuz için, özel mülke saygıdan, giremedik tabiki.
Bize sofralarını açtılar ve bir Fas geleneği olarak Hoşgeldiniz niyetine naneli çaylarından ikram ettiler. Daha sonrasında ise tereyağı, bal ve ekmek üçlemesinden oluşan geleneksel Fas kahvaltısıyla karnımızı doyurduk.
Köy gezimizi tamamlayıp Argan yağı* ve bir çok şifa bitkisi, medikal, kozmetik ürünlerin dağıtımını yapan bir fabrikaya gitmek üzere yola çıktık.
*Argan, saça, cilde çok yararlı olan, gerek parlaklık veren gerekse güçlendirip onaramını sağlayan bir bitki. Öğütüldükten sonra, kozmetik olarak mı yoksa gıda olarak mı tüketilecegine karar verilip ona göre ayrı maddeler eklenerek satıcıya ulaştırılıyor.
Bir sürü ❤️ Argan yağı ve baharat aldıktan sonra Ourika Valley’e doğru tırmanmak için yola çıktık. Tırmanış öncesi yemek yemeyi unuttuğumuz için yarı yolda acıktığımızı farkettik. Ama dayanarak hem şelaleye ulaştık.
Gerçekten tırmandıkça manzara güzelleşiyordu. Uçurumun kenarında hafif esen rüzgarla, en tepeden bakıyorsunuz Marakeş’in en eski yerleşim yerlerine…
2 saatlik tırmanış ve yürüyüşün ardından artık yemek yememiz gerekiyordu. Tek düşünebildiğimiz şey: Tajin, tajin, tajin… Tabiki kuskusu da çok fazla düşünüyorsunuz ama protein, karbonhidrattan daha cazip geliyor bir süre sonra 🙂
Ourika’da nehir kenarında dilediğiniz yerde oturup yemeğinizi yiyebilirsiniz. Ancak burada da turistlere farklı bir bakış açısı var : örneğin bir restauranta gittigimizde bölge halkına maliyeti 30-40 dirhem olan bir menü (maximum 50 diyelim) turistlere birden 100 dirhem olabiliyor. Özellikle başımıza gelen bir şeydir ki 60 kişi bir yere oturmuşken Aiesec Morocco’daki arkadaşlarımıza ”size yemeği bedava vereceğiz, onlara söylemeyin fiyatı arttırıyoruz” denildiğine şahit olduk. Mağdur olmamamız adına, arkadaşlarımız bizi hemen oradan kaldırdılar ve başka bir yere geçtik.
Restaurant dediğim yerler, çay bahçeleri diyebilirim. Nehir kenarında yanyana dizilmiş birkaç restaurant, turistleri ve bölge halkını bekliyor.
Yolunuzun Ourika’ya düşmesi dileğiyle…
“Adventure Time : OURİKA” için bir yorum